ŞEYH ALİ EFENDİ
(AKTAŞ’TAKİ) ŞEYHOĞLU AİLESİ SOYAĞACI HAKKINDA
Merhum Kayyumzade Şeyh Ali Efendi Hazretleri kimdir, nerelidir? Kdz Ereğli’ye nereden gelmiştir? Bu sorulara cevap verilmesi gerekiyorsa, merhum Ahmet Yesevi Hazretleri döneminden itibaren Anadolu’nun İslamlaşması için âlimler gönderildiğini ve bunların sayısının bir hayli (fazla) olduğu bilinmektedir. Her âlim gittiği yerlerde ikamet ederek yaşadığı bölge insanları üzerinde etkili olmuştur. Âlimlerin Anadolu’yu İslamlaştırmasından sonra da Anadolu’ya gelişleri yüzyıllarca devam etmiştir.
İşte Kayyumzade Şeyh Ali Efendi Hazretleri de bunlardan biridir. Memleketlerinden kardeşi ve annesi ile beraber yola çıkmış fakat yolda kardeşi ve annesinden ayrılmıştır. Bunun sebebi görev taksimatı yapmaktır. Yani kardeşi de farklı bir şehre gitmiştir. Fakat gittiği şehir maalesef bilinmemektedir. Kayyumzade Şeyh Ali Efendi Hazretleri Kdz Ereğli’ye ulaşmış ve buraya yerleşmiştir. İçinde bulunduğunuz türbe ve etrafı Şeyh Ali Efendi Hz’nin torunlarındanŞeyh Abdurrahman Efendi Hz’nin küçük oğlu Hacı Şaban Şeyhoğlu tarafından düzenlenmiş ve koruma altına alınmıştır. Hacı Şaban Şeyhoğlu’nun verdiği bilgilere göre, Kayyumzade Şeyh Ali Efendi Kdz Ereğli’ye ilk geldiğinde, bugünkü Kestaneci Mahallesi civarına yerleşmiş ve bir barakada yaşamaya başlamıştır. Orada ne kadar kaldığı ve yaptığı çalışmalara gelince, elimizdeki bilgiler şöyledir.
Kdz Ereğli’de evvelce kilise iken sonra camiye çevrilen Orhan Gazi Camiinde ibadetlerini devam ettirmiş, Halveti tarikatı şeyhi olarak, müritleri ile beraber caminin bir katında zikirler yapmıştır. Halveti tarikatında zikir sesli olarak yapılır. Nedense cami civarında ikamet eden bir kişi gece rahatsız edildikleri bahanesi ile Kayyumzade Ali Efendi’yi dönemin kadısına şikayet eder.
Şeyh Kayyumzade Ali Efendi Ereğli kadısının huzuruna davet edilir. Gayet güzel karşılanır ve kendisine ikramda bulunulur. Kadı, ‘size ibadetlerinizi yapabilmeniz ve bir dergah kurmanız için bir yer verelim, beğendiğiniz bir yer varsa söyleyiniz’ der. Şeyh Kayyumzade Ali Efendi Ereğli kadısına teşekkür eder. ‘Bana vereceğiniz yerde güneşin battığını ve doğduğunu görebileyim’ der. Ve böylece Kdz Ereğli’de AKTAŞ ŞEYHİ TÜRBESİ diye bilinen yer kendisine verilir.
Şeyh Kayyumzade Ali Efendi’nin, Aktaş Dergahında ne kadar süre yaşadığı şu an bilinmemektedir. Mezar taşında ise, vefat tarihi 1205 (1789) olarak görülmektedir. Şeyh Kayyumzade Ali Efendi, Aktaş civarında bir cami ve bir misafirhane inşa ettirir. Caminin içinde yedi adet Halvet yeri (inzivaya çekilme) vardır. 1970’li yıllara gelindiğinde, bu cami yıkılarak yerine bugünkü cami yapılmıştır. Misafirhane ise günümüze ulaşamamıştır. Misafirhaneden günümüze ulaşan tek anı eseri, büyük yer sofrasıdır. Bu yer sofrası, türbe içinde duvara asılmış olarak korunmaktadır.
Aktaş Dergahı, Halveti tarikatının bir dergahıdır. Halveti tarikatında bir halvet yeri (halvetbende) denilen bir yerde, kırk günlük bir oruç tutulur, bu oruca ERBAİN (40 Günlük) orucu denilir. Tutulan bu oruç ile nefsin terbiyesi sağlanır. Şeyh Kayyumzade Ali Efendi hakkında bilgilerimiz bu kadardır.
Şeyh Ali Efendiden sonra dergahın başına geçen Şeyh Mustafa Efendi hakkında da sınırlı bilgilere sahibiz.Şeyh Mustafa Efendi Hz’ri, Şeyhlik icazetini, Bolu Ataş Tekkesinde 12 sene bulunup hizmet verdikten sonra alıp, Aktaş semtine gelmiştir. Bu sebepten bu civar ismini Bolu-Aktaş Tekkesinden almıştır.
Şeyh Mustafa Efendi Hazretlerinden sonra, dergahın başına Şeyh İsmail Efendi geçmiştir. Şeyh İsmail Efendi Hazretleri, Devrek eski tekkede 12 yıl hizmet verdikten sonra icazetini (diploma-ruhsat anlamında) alıp, dergaha dönmüştür. Fakat Şeyh İsmail Efendi çok genç yaşta rahatsızlanarak vefat eder.
Şeyh İsmail Efendi vefat etmeden önce oğlu Şeyh Abdurrahman Efendi Hazretlerini yanına çağırarak, “oğlum, babam Şeyh Mustafa Hazretlerinin icazet aldığı Bolu Tekkesine mutlaka teslim ol ve deden gibi şeyhlik icazetini oradan al” der. Şeyh Abdurrahman Efendi de, Bolu Aktaş Tekkesinde 12 yıl hizmet verdikten sonra, şeyhlik icazetini alır ve memleketi Kdz Ereğli’ye döner. Böylece hem Şeyh Mustafa Efendi, hem Şeyh Abdurrahman Efendi icazetlerini Bolu-Aktaş Tekkesinden almışlardır.
Ereğli-Aktaş Tepesinin adı da bir hürmet işareti olarak, Bolu-Aktaş Tekkesinin adından alınmıştır. Ve semt adı olmuştur. Bu bilgilerden anlaşıldığı gibi, Aktaş Tekkesinin çekirdeği Şeyh Kayyumzade Ali Efendi’dir. Dergahın son halkası ise, Şeyh Abdurrahman Efendi’dir. O da H. 1340- M.1924’e kadar şeyhliğe devam etti. Ve 70 yaşında iken 10 Kasım 1924’te vefat etti. Onun vefatından bir süre sonra da, 30.11.1925 tarih - 677 sayılı kanunla, tekke-zaviye ve türbelerin kapatılması kabul edilmiştir.
Şeyh Abdurrahman Efendi’den sonra oğlu Hasan Basri Efendi ders hocalığı yaparak hizmet vermiştir. Görüldüğü gibi, Aktaş Dergahı 250 yıl civarı faaliyet göstermiştir.
NOT: Bu bilgiler, Ereğli Aktaş Türbesi içindeki duvarda asılı olan bir yazılı-panodan alınmıştır. Bu bilgilerin kaynağı olarak belirtilen isim ise, Şeyh Abdurrahman Efendi’nin oğlu olan Hacı Şaban Şeyhoğlu olarak belirtilmiş..
AKTAŞ’TA BİR MEZAR TAŞI VE BİR TARİH BİLGİSİ
Yukarıdaki aynı ifadeleri tekrar edersek, “Şeyh Kayyumzade Ali Efendi şikayet üzerine, Ereğli kadısının huzuruna davet edilir. Gayet güzel karşılanır kendisine ikramda bulunulur. Kadı, size ibadetlerinizi yapabilmeniz ve bir dergah kurmanız için bir yer verelim, beğendiğiniz bir yer varsa söyleyiniz, der” sözünü okuyunca, bizim dikkatimizi çeken bir husus oldu. Türbenin avlusundaki mezar taşlarını okurken, bir taşta şu ifadeleri tespit ettik:
“Ereğli Hâkimi El-Hac- Ömer Safi Efendi Beyin kerimesi (kızı) Hadice Düriyye Hanım ruhu içün Fatiha -Sene:1264 (M-1848)” ..
Yani bir hakimin kızının mezarı, türbenin avlusunda idi. Aklımıza, Aktaş Tekkesi-Türbesi mevkiini kendisine teklif eden o hakim mi acaba sorusu takıldı, ama doğrusunu bilmiyoruz. Fakat 1800’lü yıllarda Ereğli’de görev yapmış bir Hakimi bu vesileyle öğrenmiş olduk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.